MEB’de ‘cemaat ve tarikat’ tartışması: Veli-Der, Bakan Yusuf Tekin hakkında suç duyurusunda bulunacak
Kaynak, Veli-Der
Tarikat ve cemaatlerin eğitim kurumlarındaki varlığına karşı çıkan Veli-Der, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında suç duyurusunda bulunacağını duyurdu.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bütçe görüşmeleri sırasında MEB’in cemaat ve tarikatlarla protokol yaptığı eleştirilerine karşın, “Sizin ‘tarikat, cemaat’ dediğiniz, bizim ‘STK’ dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır” dedi.
Tekin’in açıklamaları kamuoyunda tartışmalara sebep olurken, Veli Derneği bugün yaptığı basın açıklamasında tarikat ve cemaatlerin “STK değil yasa dışı gerici yapılar” olduğunu belirterek, bu tür yapıların okullara sokulmaması gerektiğini dile getirdi.
Bakan Tekin’in tarikat ve cemaatlerle imzalanan protokollerin devam edeceği yönündeki ifadeleri ise “kabul edilemez” olarak nitelendirildi.
Tekin’in anayasal ve yasal suç işlediğini savunan dernek, çocukların geleceği ve ülkenin eğitim sistemi için Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in görevden alınması çağrısında bulundu:
“Tarikat ve cemaatler STK değil, yasa dışı gerici yapılanmalardır. Yasa dışı gerici yapıları okullarımızda istemediğimiz gibi, hukuku çiğneyerek bu gerici yapıları yasalara rağmen okullarımıza sokmaya çalışan Yusuf Tekin’in de Milli Eğitim Bakanlığı görevinden azledilmesini istiyoruz. Çünkü Yusuf Tekin’in Milli Eğitim Bakanlığı gibi önemli bir görevde bulunması bu ülke için beka sorunudur.”
Tekin’in “tarikat ve cemaatlerin çocukların dağa çıkmasını engellediği” iddiası, bu yapıları meşrulaştırma ve halk nezdinde sempatik hale getirme çabası olarak değerlendirildi:
“Yusuf Tekin tarikat ve cemaatlerle olan ilişkilerini TBMM Genel Kurulunda dile getirmekten çekinmediği gibi, onlarla protokoller imzalamaya devam edeceğini söylemektedir. Bir tane bile “tarikat cemaat” ile yapılan proje, protokol asla kabul edilemez.
“Aslında Yusuf Tekin, bu güne kadar ki uygulamalarıyla anayasal ve yasal suç işlemiştir ve bu son açıklamalarıyla da bu suçu işlemeye devam edeceğini beyan etmektedir.”
‘Bu yapılar yasa dışıdır’
BBC Türkçe’ye konuşan Veli-Der Genel Başkanı Ömer Yılmaz, Tekin’in yasada suç olarak belirtilen yapıları “sivil toplum kuruluşu” olarak niteleyemeyeceğini belirtiyor:
“Sanırım bakanın tarikat ve cemaatlere karşı ilgi ve alakası var. Çünkü 677 sayılı Tekke ve Zaviyeler Yasası ile bu yapıların yasa dışı yapılar olduğunu işaret etmektedir.”
“Yasaklı tarikat ve cemaatlerin kurmuş olduğu bu sözde dernek ve vakıflar, bakanın demesiyle sivil toplum kuruluşları, buralara hizmet ettikleri için kesinlikle çocuklarımızla bir araya getirilmemelidir.”
Yılmaz ayrıca 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında yaşananları hatırlatarak, tarikat ve cemaatlerde çocuklara yönelik istismar vakalarını da unutmadıklarını belirtti:
“Bu cemaat ve tarikatların kurduğu sözde STK dedikleri yapıların, çocuklarımıza neler yaptıklarını, bu ülkede darbe yaparak ne kadar büyük kötülüğe götürdüğünü unutmadık. Cemaatlerin elinde bulunan yurtlarda çocuklarımızın intiharlarına şahit olduk.”
“Birçok kurs adı altında yaptıkları faaliyet kapsamında çocuklarımızın taciz edildiğini gördük. Bu yapılar kesinlikle çocuklarımızla karşılaşmamalıdır. Çünkü bu yapıların şimdiye kadar yaptıkları, yapacaklarının göstergesidir. Bu yapılarla yapılan protokoller ve işbirliği bitmeden kaygılarımız bitmeyecek.”
Tekin’in açıklamaları, özellikle sosyoekonomik olarak dezavantajlı olan çocukların eğitimi açısından eğitim çevrelerinde kaygı yarattı.
Yılmaz, Tekin’in açıklamalarının en çok yoksul çocuklar ve kız çocuklarının geleceği açısından kritik olduğunu söylüyor:
“Bu gerici yapıların en çok ilgilendiği kesim sosyoekonomik durumu düşük olan ailelerin çocukları. Onların içinde bulundukları durumu istismar ederek, kendi gerici anlayışlarına insan katmak için yapmaktalar. Ve bunu herkesin vergisi ile oluşmuş kurum bütçelerinden aldıkları paralarla yapmaları çok acıdır.”
“O yüzden devletin yapacağı en önemli işlerden biri bu çocuklara eğitim desteği verilerek hem kız çocuklarımızın okullara tekrar dönüşünü sağlamak hemde bu çocukların velilerinin yoksulluğunu istismar ederek çocukları kendi yurtlarına ve eğitim alanlarına çekilmesinin de önüne geçmektir.”
Dernek ayrıca ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum) projesi üzerinden Milli Eğitim Bakanlığı’na dini görevlilerin görevlendirilmesi ve tarikat ve cemaatlerin okullara girmesine zemin hazırlandığını savundu.
Bu durumun, laik, bilimsel ve kamusal eğitim ilkelerini zedelediği ve devletin eğitim sorumluluğunu yerine getirme görevine zarar verdiği vurgulandı:
“ÇEDES projesi ile MEB okullarına ‘manevi danışman’ adı altında dini görevliler (imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu hocaları) görevlendirilerek tarikat ve cemaatlerin okullara girmelerinin önü açıldı. Cemaat örgütlenmelerinde karşımıza çıkan Abi-Abla modelleri ile ‘Proje uygulama mekânlarında’ rol model oluşturulabilecek. Bu mekanların nereler olduğu da bilinmemektedir.”
“Bu mücadele iyi ile kötünün, aydınlık ile karanlığın, bilim ile cehaletin kavgasıdır. Bu gün her ne kadar durum aleyhimize gibi görünse de umutsuz değiliz. Zira insanlık tarihine baktığımızda; kötülüğün, karanlığın, cehaletin kalıcı olarak kazandığı görülmemiştir.”
Ne olmuştu?
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bütçe görüşmeleri sırasında TBMM Genel Kurulunda yapmış olduğu konuşmada, MEB’in 2023 yılı itibariyle geçerli 2 bin 709 tane protokol olduğunu açıkladı.
Bunların 10 tanesinin ‘cemaat ve tarikat’ olarak nitelenen yapılarla olduğunu açıklamıştı:
“Bunların içerisinde sizin ‘tarikat, cemaat’ dediğiniz, bizim ‘STK’ dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Ben bu protokollerle bize destek olanlara da teşekkür ediyorum.”
“Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz. Çünkü onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor. Onlardan siz bunun için rahatsızsınız. Ben o STK’larla protokol imzalamaya devam edeceğim. Çocuklarımın dağa çıkmaması için sizin insan kaynağınıza, insan yetiştirmemek için buna devam edeceğim.”