CHP’deki değişim tartışmaları İstanbul’da nasıl yankı buluyor?

Kaynak, Getty Images
Canan Kaftancıoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu
“Kazandık. İstanbul’a kazandırdık.”
Bugünlerde, İstanbul sokaklarındaki panolarda bu sözlerin yer aldığı afişler göze çarpıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) Saraçhane’deki merkez binasına da aynı cümleyi içeren dev bir pankart asılmış durumda.
Aslında her ne kadar bunlar, İstanbul’da 23 Haziran 2019’da tekrarlanan yerel seçimlerin dördüncü yıl dönümü için hazırlanmış olsa da yeni dönemdeki siyasi tartışmalara dair de bir fikir veriyor.
2019’da dönemin Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP yönetiminin talebiyle ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun da ısrarıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olmuş ve kampanya sırasında etkili bir siyasi figüre dönüşmüştü.
Yerel seçimlerde Canan Kaftancıoğlu’nun başında olduğu CHP İstanbul İl Örgütü de önemli bir performans sergilemişti.
31 Mart 2019’daki yerel seçimlerin İBB ayağı iptal edilse de 23 Haziran’da İmamoğlu, oy oranını ciddi bir şekilde artırarak İstanbul’un başına geçmişti.
Seçim kazanılmış, ortaya muhalefet açısından büyük bir mücadele ve başarı hikayesi çıkmıştı.
Ancak o günden bu yana köprünün altından çok sular aktı.
Muhalefetin kazanamadığı 2023 seçimleri ardından İstanbul, CHP’deki değişim tartışmaları açısından en kritik mücadele alanlarından birine dönüşmüş durumda.
İmamoğlu nasıl bir yol izliyor?
Her şey, İmamoğlu’nun 28 Mayıs’taki cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunun ertesi sabahı bir video yayımlayarak “Değişmeyen tek şey değişimdir” açıklamasını yapmasıyla başladı.
O günden bu yana tartışmalar yoğun ve hızlı şekilde devam etti.
Şu soru ise sık sık gündeme geldi: İmamoğlu ne yapmak istiyor ve değişimden kastı ne?
Konuştuğumuz İmamoğlu’na yakın bir kaynak, genel başkan adaylığı ihtimalinin değişimin bir parçası olduğunu ancak İmamoğlu’nun değişimden kastının daha kapsamlı olduğunu söylüyor.
Örneğin parti yapısının, delegelik sisteminin değişmesi gerektiğini örnek veriyor.
Bu kişi, bayramdan sonra İmamoğlu’nun yeni ve daha somut açıklamalar yapacağını söylüyor.
Ancak daha da fazlası için yaz aylarında başlayıp sonbahara uzanacak ilçe ve il kongreleri sürecini beklemek gerekebilir gibi duruyor.
Zira İmamoğlu, yaptığı hamlelerin CHP’de nasıl bir karşılık bulduğunu görerek yeni hamlelerini şekillendirdiği yönünde bir izlenim veriyor.
Dolayısıyla İBB Başkanı, asıl iddialı açıklamalarını sürecin sonunda yaparsa bu, şaşırtıcı olmayacak.
Kaynak, Getty Images
Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu geçtiğimiz günlerde Ankara’da görüştü.
Ancak İmamoğlu, özellikle 22 Haziran’da düzenlediği, İstanbul’da dört yılda yaptıklarını anlattığı basın toplantısının, gazetecilerin sorularını yanıtladığı son bölümünde yaptığı açıklamalarla, değişim tartışmalarında artık geri adım atmayacağının işaretini vermiş oldu.
Konuştuğumuz kaynak, artık geri dönüşün olmayacağı görüşünde.
İmamoğlu’nun açıklamasındaki özellikle şu ifadeler dikkat çekici bulunuyor:
“Partimin yaşadığı sorunların çözümü için neferi olmakta kararlıyım. Bunun bedeli olacakmış. Geçmişte hiç umurumda olmadığı gibi bundan sonra da hiç umurumda değil. Kimse seçimlere dair cesaretimi test etmeye kalkmasın”.
Konuştuğumuz kaynağa göre değişimle ilgili şu anda izlenen tek bir yol yok ve önümüzdeki dönem birkaç olasılık gündeme gelebilir.
Bu kaynak, İmamoğlu’nun hem CHP genel başkanlığı adaylığının hem de İBB’ye yeniden aday olmasının hem de başka seçeneklerin olasılıklar dahilinde olduğunu belirtiyor.
Kendisi, İmamoğlu ile CHP Grup Başkanı Özgür Özel arasındaki iletişimin de sağlıklı olduğu kanaatinde.
Özel ile İmamoğlu arasında ortak hareket etme yönünde bir plan yapılmadığını ancak tabanda bu tip beklentiye sahip bir kesimin olduğunu söylüyor.
Kaftancıoğlu’nun tavrı ne?
Canan Kaftancıoğlu’nun, CHP İl Başkanlarının toplantısı sonrası hazırlanan karar metnini, İmamoğlu’nun basın toplantısıyla aynı gün sosyal medyadan paylaşması ve İmamoğlu’nun toplantısında bu metni açıktan eleştirmesi de dikkat çekici bulunuyor.
Metinde, “Değişim, albenisi olan sihirli bir sözcüktür. Ancak kalıcı bir değişimi, dönüşümü sağlayacak olan kişilerden ziyade fikirler ve ilkelerdir. Kişi bazlı kurtarıcı söyleminden kaynaklanan değişim taleplerinin sağlıklı bir sonuç doğurmayacağı ortadadır” ifadesi yer aldı.
Peki Kaftancıoğlu’nun bu süreçteki tavrı ne?
Kaftancıoğlu ile İmamoğlu arasındaki gerilim iddiaları basına da yansımış durumda.
Konuştuğumuz çok farklı görüşten partililer, bu iki isim arasındaki mesafenin artık kapanması zor şekilde açıldığı kanısında.
Kaftancıoğlu, ne İmamoğlu’nun olası genel başkan adaylığına ne de İmamoğlu’nun başında olduğu bir parti içi değişim sürecine destek veriyor.
Kamuoyu önünde Kaftancıoğlu, Kılıçdaroğlu’na daha yakın bir görüntü çiziyor.
Parti içi kaynaklar, Kaftancıoğlu’nun da değişim istediğini ancak bunun bir ismin partinin başından gidip başka bir ismin gelmesi şeklinde tartışılmasına karşı çıktığını söylüyor.
Kaynak, Getty Images
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu
Konuştuğumuz Kaftancıoğlu’na yakın bir kaynak, Kılıçdaroğlu ve Kaftancıoğlu arasında geçen hafta yapılan buluşmanın yaklaşık altı yıldır, pandemi dönemi hariç haftada bir yapıldığını, bunun da böyle bir görüşme olduğunu savunuyor.
İl Başkanları’nın metninin birkaç il başkanının baskısıyla yazıldığı iddiasının doğru olmadığını savunuyor.
Bu kişi, kendilerinin de bazı yapısal değişimlerden yana olduğunu örneğin tüzükle ilgili değişiklikleri savunduklarını ancak şu andaki tartışmaları sorunlu bulduklarını söylüyor.
Konuştuğumuz partili, hakkındaki hukuki süreç nedeniyle bir sonraki il kongresinde Kaftancıoğlu’nun CHP İstanbul İl Başkanlığı’na aday olamayacağını söylüyor.
Ancak bunun siyaseten geri adım anlamına gelmeyeceğini tam tersine Kaftancıoğlu’nun etkili bir figür olarak mücadelesini sürdüreceğini belirtiyor.
Konuştuğumuz, ne İmamoğlu ne de Kaftancıoğlu’na yakınlığı olan bir başka aktif CHP’li ise Kaftancıoğlu’nun bu süreçte siyaseten zayıflama ihtimali olduğunu söylerken onun gibi güçlü bir isimden boşalacak il başkanlığı koltuğunun nasıl doldurulacağının soru işareti yarattığını belirtiyor.
İstanbul’daki delege dengesi neden önemli?
CHP’de önümüzdeki haftalarda ilçe, il ve kurultay delegelerinin belirleneceği yerel kongre süreçleri başlıyor.
5 Ağustos – 10 Eylül tarihleri arasında ilçe kongreleri, 16 Eylül – 15 Ekim arasında ise il kongreleri yapılacak.
İl kongrelerinin bitiminin ardından Parti Meclisi’nin kararına bağlı olarak Büyük Kurultay yapılabilecek.
1200 kurultay delegesinin 196’sı İstanbul’dan gelecek.
Dolayısıyla İstanbul bu açıdan da kritik önemde.
Farklı gruplar sürece nasıl bakıyor?
Genel Merkez’de ve diğer metropollerde olduğu gibi İstanbul’da da parti içinde farklı kanatlar var.
Örneğin parti örgütlerinde Oğuz Kaan Salıcı, Erdoğan Toprak, Battal İlgezdi, Ali Kılıç gibi isimlerle özdeşleşen gruplar olduğu aktarılıyor.
Kaftancıoğlu’nun kamuoyunda ’10 Aralık grubu’ olarak da anılan, Salıcı’nın etkili olduğu grupla hareket ettiği öne sürülüyor.
Parti içinden kaynaklar, Salıcı’nın seçim döneminde İstanbul’daki milletvekili listelerinden çok memnun olmadığını, seçim sonuçlarının ardından Salıcı ve Kılıçdaroğlu arasındaki bağın da eskisi gibi güçlü kalmadığını söylüyor.
Bu kaynaklar, bununla birlikte Salıcı ile özdeşleşen partililer ile İmamoğlu arasındaki mesafenin büyük olduğunu, Salıcı’nın İmamoğlu’nu desteklemesi gibi bir durum olamayacağını iddia ediyor.
Battal İlgezdi ise geçen hafta Sözcü gazetesinde yayımlanan röportajında “Kemal Bey gitsin ben geleyimle bir şey değişmez. Şunu da söyleyeyim. Kemal Bey giderse parti yarı yarıya iner” diyerek bu süreçte Kılıçdaroğlu’nun yanında durduğuna dair sinyal vermiş oldu.
Konuştuğumuz farklı kanatlardan partililer, Erdoğan Toprak ve ona yakın kişilerin ise değişim tartışmaları konusunda henüz net bir tutum sergilemediklerini söylüyor.
İmamoğlu’nun İBB Başkanlığı sürecinin başında İstanbul’daki örgütlerde doğrudan kendine bağlı güçlü bir grubu yokken, geçen süreçte hem birçok yerde üyeler arasında hem de ilçe örgütü ve belediyelerde, özellikle de 3. Bölge’de gücünü artırdığı belirtiliyor.
Ancak konuştuğumuz bazı partililere göre İmamoğlu, İstanbul’da örgütlere ‘hakim olmanın’ uzağında.
Partililer, bir sonraki kurultaydaki olası adaylardan Özgür Özel’in ise İstanbul’daki örgütlerde bir gücünün bulunmadığını, bununla birlikte CHP tabanında sevilen ve partinin sosyal demokrat dokusuna uygun biri olarak görüldüğünü belirtiyor.
Konuştuğumuz bir partili, kişi ve grupların değişim tartışmalarında aldığı konumla ilgili olarak “Partide şu anda pek çok insan rengini belli etmiyor ve süreci izliyor” diyor.
Bu kişi, Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’daki tabanının daralmakta olduğunu gözlemlediğini ancak tabandaki durumun doğrudan delege yapısına yansımayabileceğini söylüyor.
Kaynak, Getty Images
Oğuz Kaan Salıcı
Aykurt Nuhoğlu’ndan örgüt yapısı eleştirisi
CHP’deki değişim tartışmaları devam ederken, eski Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu’nun yazdığı ‘Çatlağın Arkası’ adlı kitabı geçtiğimiz günlerde yayımlandı.
Kitapta Nuhoğlu, Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) döneminden CHP’ye uzanan siyasi yaşamında yaşadıklarını aktarıp, CHP’nin yönetim yapısına sert eleştiriler yöneltiyor.
Kitabında parti için eleştiri ve özeleştiri çağrısı yapan Aykurt, “CHP’nin birçok açıdan git gide AKP’ye benzediğini, anti–demokratik bir yapısı olduğunu, partinin üst yönetiminin birbirini seçen bir kapalı devre halinde iş gördüğünü” savunuyor.
Nuhoğlu, lider değişikliğinden bağımsız olarak CHP’nin örgütsel olarak değişerek demokratik bir iç mekanizma kurması gerektiği görüşünde.
Nuhoğlu’na göre bunun için delege sisteminden, Parti Meclisi’nin ön seçim değil atama yoluna başvurması uygulamasına kadar birçok mekanizma değişmeli.
Kitap, aslında CHP’deki değişim tartışmalarının uzun yıllara dayanan bir geçmişi olduğunu da hatırlatıyor.
CHP’de son tartışmaların nereye gideceğini kestirmek kolay görünmüyor.
Ancak hem İstanbul hem de Türkiye çapında değişim tartışmalarının gidişatını görmek için sonbaharda ortaya çıkacak delege yapısı son derece önemli olacak gibi duruyor.